Gözüm uzak, pek uzak bir cihanda…
Mavi göller, mor ormanlar, hududu
Bir hayâli adım kadar bitmeyen,
Görünmeyen bir cennettir orası;
Hasret çeken bülbüllerin yuvası,
Harâb olmuş gülistanlar… derinden
Bir hıçkırık sorar: “Burda ne oldu?

Gözüm uzak, pek uzak bir cihanda…

Görüyorum, genç kızlann başları
Siyah solgun çiçeklerle süslenmiş
Eski yeni esirliğin mâtemi,
Bir alaca karanlığın elemi,
Çökmüş, dağlar müebbeden sislenmiş,
Düşmüş yere mezarların taşları!

Gözüm uzak, pek uzak bir cihanda…

Henüz altın kandilleri sönmeyen
Mâbetlerin kapısında bekliyor
Sanki bizi ataların ümidi!
Bu vîrâne bir zamanlar ne idi?
Yâdı şimdi tarihlerde inliyor.
Kim ağlamaz bu feryâdı duyarken?

(Türk Dünyası, no. 2, 4 Eylül 1335/1919, s. 11).

Yorum yaz

Yorumlar

  1. Henüz yorum eklenmedi.